28 Eylül 2010

Ve üçüncü adım: servisler...

Digiturk sadece bir örnek, arabayı servise verdiğinizde, devamlı eğitimden geçen kalifiye elemanların, sanayideki çırak ilişkisiyle öğrenmiş biri kadar bile bilgi sahibi olmadıklarını gördüğünüzde ne düşünüyorsunuz?

Ben önce kızıyorum, sonra eğitimleri için dökülen onca paraya acıyorum. Servislerin amacı artık sizin arabanıza bakım yapmak, tamir etmek değil. Önce üretim bandında yönergeleri okumayanların hatalarını servislere gelen araçlar üzerinde gizlice düzeltmek. Ayrıca bir şekilde oraya gelenlere ek masraf çıkartabilmek. En kolay yolu polen filtresi, yağ filtresi ve balata değiştirtmek. Bunların hiçbiri olmazsa rot balans ayarına geçiyorlar. Bu yüzden ürün eğtimi yerine müşteri ilişkileri, satış teknikleri vs. eğitimlerine ağırlık veriliyor.

Biraz birşey bilip sorgularsanız, "yolda kalırsanız bilemem " ,"bir de eşinize sorun" gibi tehditkar bir cümle ile karşılaşıyorsunuz. Çünkü kadınların araba kullanma hakları olmadığı için servise götürdükleri arabalardan da anlama şansları yoktur. Farklı markalarda araba kullandım, birkaç servis dolaştım,durum hep aynı. Peugeot marka arabam varken Üsküdar'daki Açı otomotiv'e götürdüm. Bakım yapılacak, görevli bana lüzumsuz birçok şey değiştireceğini söyledi. Ben gerek olmadığını söyleyince, "aaa telefonu varmış burada, neyse eşinize soralım" diyerek yüzüme kapattı! Buraya dikkatinizi çekmek istiyorum; Arabanın sahibi benim, ruhsatı benim üzerime ve ben kullanıyorum, terbiyesizliğe bak! Tabii 1 saat içinde önce arabamı oradan aldım sonra gerekli yerlere söylemem gerekenleri söyledim. İşin komiği o kadar bilgisizdi ki parça değişimi için alakasız nedenler sıralıyordu.
İsofix bağlantısı olmayan çocuk koltuğuna isofix bağlantı paketi satmalar, değiştirdiğini söylediği parçaları değiştirmemeler, 50 TL'lik malzeme için 70 TL işçilik ücreti istemeler daha neler neler... (Bu başka bir serviste oldu)

Okumamama, öğrenememe, işini önemsememe sorunlarımızı çözsek ne güzel olurdu...

Hiç yorum yok: