23 Temmuz 2010

Beyaz Zambaklar Ülkesinde düşünceye daldım..

Bazen adını daha önce duymadığınız, dikkatinizi çekmeyen bir kitap gözünüze takılır. Çok da istemeden "bir bakalım" diye alırsınız ve sizi şaşırtır... İşte o duyguyu çok seviyorum. 
Bir süredir kitap okuyacak vakit bulmaya zorlanıyordum. İşe giderken servis kullanmaya başlayınca yaklaşık 2 saat okuma süresi kazandım. Gerçi yollar o kadar kötü ki, yolda kitap okuyabilmek için gözlerinizin ve midenizin çok sağlam olması gerekiyor.
İnkılap Kitapevi'nde Grigory S. Petrov 'un Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabına rastladım. Ne yazarın adını duymuştum ne de kitaba daha önce rastlamıştım. Bir çırpıda okudum, keşke daha önce okusaymışım.
Özetle kitap Finlandiya'daki eğitim seferberliği, gerçek aydınların içinde yaşadıkları topluma karşı görevleri, öğretmenlerin azim,dayanışma ve kararlılığının bir milletin gelişmesine katkıları hakkında... Dilinin akıcılığı, kitabı daha okunur kılıyor. Okuduğunuzda sizin de aklınıza eğitimle ilgili sorular takılacaktır.
Örneğin; eğitim seviyesini yükseltebilmek için aydınlara, öğretmenlere düşen görevler nelerdir? Örgün eğitimde yerel ihtiyaçlar da göz önüne alınabilir mi? Zorunlu eğitimden sonra okumaya devam etmek lüks müdür? Değilse niye bazı yörelerde hala okuyamayan insanlar mevcut? Sorun sadece maddi mi?..
Bu konular üzerinde biraz düşündükten sonra bana kitabın savunduğu düşüncelerin çok tanıdık geldiğini keşvettim.
Köy Enstitüleri de kitapta bahsedilen misyona sahipti. Eğitmenlerin öğrencilerin olduğu yerlere, köylerine gelip, yerel ihtiyaçlara göre eğitim vermesi,öğrencilerin hem bilimden, sanattan anlamaları hem de o bölgeye has üretimin inceliklerini en iyi şekilde iş başında öğrenmeleri değil miydi hedef? Orada yetişenlerin sorumluluk alıp kendi köylerinde eğitim öncüsü olması, okul yapması,okulun ihtiyaçlarını gkarşılayacak kadar o bölgenin mamüllerini üretmesi hedeflenmiyor muydu? İmece ruhu Türk örf ve adetlerinde önemli bir yer tutmuyor muydu?
 Köy Enstitüleri deyince akla ilk önce fikir babası  İsmail Hakkı Tonguç  geliyor. Acaba o da mı aynı kaynaktan faydalandı? Yoksa o dönem bu tür eğitim seferberliği fikrini destekleyen bir akım mı vardı? Yoksa Köy Enstitüleri kendi orijinal fikri miydi? Bu konuyu daha geniş bir zamanda araştırmayı planlıyorum.
Finlandiya'daki eğitim alanındaki bir uygulama ile Türkiye'dekinin mantığının bu kadar benzemesi dikkatimi çekti. Peki şu anda ne durumdayız? Finlandiya ile eğitim alanında kıyaslama yapabilmek için bir ara araştırma yapıp burada bahsetmeyi planlıyorum.

 
Kitapla ilgili daha sonra küçük bir araştırma yaptığımda ikinci kez beni şaşırttı: bu kitabı  Atatürk askeri okulların müfredatına konmasını emretmiş.  Bence sadece  asker adaylarının değil öğretmen adaylarının da okuması gereken bir kitap. Üniversite tercihlerinde gerçekten öğretmen olmak istedikleri için bu bölümü seçenlerin okuması lazım.
İlginçtir bu konudaki araştırmamda, bir valinin icraatlarında kitaptan ilham aldığını söylediği bir makale ile karşılaştım. Buradan okuyabilirsiniz.

Diğer rasladıklarımı aşağıda sıralıyorum. (Geçmiş tarihli olup şu an görevinde olmayanlar olabilir ama hala aynı vizyonla çalıştıklarını düşünüyorum :) )

 Eminim daha niceleri vardır, işte bu beni umutlandırıyor. Kendilerinin belki haberi olmayacak ama en hepsine çok teşekkür ediyorum.
3.safya haberleri bizi sadece depresyona taşır, gündemde kaybolan bu tür güzel haberleri daha sık duymalıyız.
Rastladığınız başka örnekler var ise duymaktan mutluluk duyarım :)

Hiç yorum yok: